Genel Bilgi

Diş Beyazlatma

Tedavi

Estetik Diş Hekimliği

Periodonti

Cerrrahi

İmplant

Ortodonti

Pedodonti

Protez

Adres 4019 Sok. No:55 D:1 Karabağlar-İZMİR

Email info@bilimdispoliklinigi.com

Telefon 0 (232) 237 30 29

Bilim
Diş Polikliniği

Anasayfa

Hakkımızda

Hekimlerimiz

Tedaviler

Kliniğimiz

İletişim

GENEL BİLGİLER

 

Aft (Ağıziçi Yaralar)

 

Aft ağız içerisinde sıklıkla yanak ve dudak mukozasında, dil üzerinde, yumuşak damakta, farenkste, dişeti üzerinde görülen solgun sarı-kırmızı hale ile çevrili oldukça ağrılı ülserleşmiş lezyonlardır.

 

Toplumun %18-20 az ya da çok aft sorunu ile karşı karşıyadır. Bayanlarda daha sıklıkla rastlanır. Gülmeyi, konuşmayı, çiğnemeyi zorlaştırır. Tedaviye rağmen 1-2 hafta sürebilir. Bazen biri iyileşirken biri yeniden çıkar. Aftın oluşumunu hızlandırıcı ve seyrini kötüleştirici birçok faktör saptanmasına karşın oluş nedeni tam olarak belirlenememiştir. Nedeni bakteri ya da bir virüs olmadığı için lokal yayılımı ya da bir başkasına bulaşması söz konusu değildir. Bulaşıcı değildir

 

Aft oluşumunun sebepleri

 

Antibiyotikler fayda sağlamaz,aksine yara iyileşimini yavaşlatır.

İki haftadan uzun süren iyileşmeyen ağız yaralarında doktorunuza ya da diş hekiminize başvurmalısınız.

 

Ağız Kokusu

 

Ağızdaki hoş olmayan kokuya kısaca ağız kokusu veya halitosis denir. Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamak zordur. Tek başına ağız kokusu çoğunlukla ağız bakımının eksikliği ve diş eti hastalığının sinyali olabilir. Ancak ağız kokusu çok önemli hastalıkların işaretçisi de olabilir.

Kaç çeşit ağız kokusu vardır?


 Tip 0 Ağız kokusu:

Sadece sabahları uyanıldığında duyulan koku normaldir. Her bireyde mutlaka az veya çok miktarda bulunur. Tedavi edilmez. Tedavi edilse bile tekrar ortaya çıkacaktır

 

Tip 1 Ağız kokusu:

Dil yüzeyi girintili ve çıkıntılıdır. Dilin derin çukurlarına yerleşen bakteriler, salyadan ve besinlerden gelen proteinleri uçucu kükürtlü bileşiklere parçalar.

 

Ağız kokusunun sebebi uçucu kükürtlü bileşiklerdir.

 

Tip 2 Ağız kokusu:

Bu grup ağız kokusu da büyük ölçüde dil sırtından gelir fakat bakteri kaynağı ağızın içinde değildir, sinüsler, bademcikler, boğaz  veya komşu dokulardır. Bilhassa çocuklarda Tip 1 ile birlikte görülür.
 Toplumda tip 2 ağız kokusu çoğu insanda görülebilir.

 

Tip 3 Ağız kokusu:

Sindirim enzim veya organları besinleri gereği şekilde sindiremediği zaman besinler bakterilerin çürütmesine terk edilmiş demektir. Sindirim kanalında açığa çıkan gazlar bireyin isteği ve bilgisi dışında ağıza yükselir. .
 Bu tip ağız kokusunda mide ile yemek borusu arasındaki gastroözefajial kapak gevşemişse  daha fazla çirkin kokulu gaz ağıza dolacaktır. Bilhassa ilerleyen yaş ile orantılı olarak bu tip ağız kokularının görülmesi artar.

Tip 4 Ağız kokusu:

Akciğerden gelir. Ağız kokusu değildir. NEFES KOKUSUdur

 

Tip 5 Ağız kokusu:

Ağzının koktuğunu zannederler. Aslında ağızda ölçülebilir hiç bir patolojik koku bulunmaz. Kişinin düşüncesidir sadece.

 

Diş Fırçalama

 

Doğru bir diş fırçalama, diş ve dişetlerinizin sağlığını korumada ilk adımdır. Kahvaltıdan sonra ve yatmadan önce olmak üzere günde 2 defa, en az iki dakika ağzınızın her bölgesini uygun bir fırça ile fırçalamanız gerekir.

 

Doğru diş fırçası nasıl olmalıdır?

Diş fırçası seçerken ağzınızın ulaşılması zor yüzeylerine erişmenize yardımcı olacak şekilde tasarlanmış kıllara ve küçük fırça başlığına sahip olmasına dikkat ediniz. Diş ve dişetlerinizi zedelemeyecek yumuşak kıllı diş fırçalarını tercih etmelisiniz.Unutmayın ki düzenli olarak diş fırçanızı değiştirmek ağız bakımı için çok önemlidir 3 ile 6 ay arasında diş fırçalarımızı yenileri ile değiştirmeliyiz. Böylelikle daha etkili bir fırçalama yapabiliriz.

 

Diş nasıl fırçalanır?

Dişlerinizin dış yüzeylerinin temizliği için, diş fırçanızı dişeti çizgisine 45 derecelik bir açıyla yaklaştırın. Fırçanızı ileri-geri hareket ettirerek, kısa ve yumuşak fırça dokunuşlarıyla diş ve dişetlerinizi fırçalayın.Dişeti çizginizi fırçalamayı unutmayın ve en arkadaki dişlere ulaştığınızdan emin olun. Aynı zamanda dilinizi de fırçalayın, dilinizi fırçalamak nefesinizi taze tutmaya yardımcı olacaktır.

 

Diş ipi kullanımı

Dişlerinizin aralarını temizlemek, diş fırçalarının ulaşamadığı yüzeylere ulaşmanızı sağladığı için dişeti hastalıklarını, nefes kokusunu ve diş çürümelerini önlemede önemli bir rol oynar.

Yaklaşık 50 cm uzunluğunda diş ipini alarak her iki elinizin orta parmaklarına, aralarında 5 cm boşluk kalacak şekilde fazla sıkı olmamak koşuluyla dolayın (parmaklarınızdan birine daha fazla diş ipi dolamalasınız).Baş ve işaret parmaklarınızla diş ipini gerginleştirerek, yavaşça dişlerinizin arasına geçirin. Bu arada diş ipini koparmamaya ve dişetlerini zedelememeye dikkat edin.Diş ipini ‘C’şeklinde eğerek dişlerinizi kavrayacak şekilde diş aralarında aşağıya ve yukarıya doğru yavaşça gezdirin; dişeti çizgisinin altını da temizleyin. Her bir dişe geçtiğinizde parmağınıza doladığınız diş ipinden yeni bir bölüm kullanın.

 

İnterdental (Diş arası) Fırçaları

Dişler arasında geniş boşluklar ,ağızda ortodontik teller veya köprüler varsa özel arayüz araçları vardır. Bunlar köprü altı temizliği için kullanılan
superfloss-diş arası fırçaları ve ortodontik fırçalardır.

Eğer diş aralarınızda geniş boşluklar ya da ağzınızda braketler, köprüler ve implantlar varsa interdental fırçasın kullanımı sizin için daha faydalı olabilir. Bu diş fırçası konik veya silindir şeklindeki çok küçük fırça başına ve ince kıllara sahiptir.

Kıllar eskidiği zaman sadece fırça başlığını değiştirmeniz yeterlidir. Aşırı hassas diş ve diş etlerine sahip hastalar için tasarlanmış yumuşak fırça başlığı ve yolculukta diş aralarını temizlemenize olanak sağlayan küçük boyutlu interdental diş fırçası seçenekleri bulunmaktadır.

 

Diş Gıcırdatma (Bruksizm)

Bruksizm genellikle uyku sırasında engellenemeyen çene hareketlerinden kaynaklanan dişlerin sıkılmasıdır. Bu halk arasında diş gıcırdatma olarak tanımlanır.  Toplumda sık rastlanan bu sorun, genellikle etkili olduğu kişiler tarafından bilinmez. Genetiğin rahatsızlığın oluşumunda etkili olduğu, her 5 kişiden 2 tanesini etkilediği bilinmektedir. Bu rahatsızlık oldukça tehlikelidir. Kişinin dişlerinde normal zamanlarda olmayan, rahatsız edici sesler çıkar.

 

Çocuklarda Diş Gıcırdatma


 Çocukların da uyku sırasında dişlerini gıcırdattığı aileler tarafından söylenmektedir.Hatta bazen gün içersinde de çocuklarının dişlerini gıcırdattığını söyleyen aileler de bulunmaktadır. Aslında her çocuk süt dişlenme döneminde, karışık dişlenme ve daimi dişlenme döneminde bir miktar dişlerini gıcırdatır. Bu diş gıcırdatmaların sonucu özellikle süt köpek dişleri ve kesici dişlerde hafif aşınmaların görülebilir. Eğer erken yaşlarda koruyucu tedaviler yapılmaz ise; henüz büyüme-gelişmesi devam eden çocuklarda hem dişlerde hem de çene ekleminde kalıcı hasarlar oluşabilir.

 

Bruksizmin belirtileri nelerdir?

Bruksizm nedeniyle ağız ve çevre dokularda rahatsızlıklar meydana gelir. Buna bağlantılı olarak dişlerin aşırı sürtünmesiyle birlikte, dişlerin çiğneyici yüzeylerinde aşınmalar meydana gelir. Bu aşınmalar ön dişlerde daha belirgindir. Bunun yanında dişlerdeki istemsiz hareketler nedeniyle, meydana gelen kuvvetle birlikte ön dişlerin köşeleri ve arka dişlerin çıkıntılı bölümlerinde mikro çatlaklar oluşur. Bu çatlakların röntgen ile belirlenememesi yüzünden, zamanla büyümeleri nedeniyle dişlerde kırılma etkisi yaratmaktadır. Dişlerde bruksizm ile soğuğa karşı hassasiyet gelişmesi, dişlerde sallanma ve aralanma gözlenebilir. Hastalarda kronik baş ağrısı ve yüz ağrısı belirgindir. Bunlar çene ekleminde, çiğneme kasları ve dişlerin bulunduğu bölgede oluşan dengesizlikten ve sorunlardan oluşur. Dişlerle ilgili sorunlar çözüldüğünde, hastaların % 95 inde ilaç tedavisi gerekmeden rahatlama sağlanır. Çene kemiklerinde dişlerin kapanmasındaki dengesizlik, aşırı diş sıkma, sinirler ve çiğneme kaslarında olan sorunlar nedeniyle temporomandibular eklem sendromu oluşur. Bu baş ağrısına neden olan etkendir.

 

Bruksizm nedenleri nedir?

Genellikle birkaç faktörün bir araya gelmesiyle bruksizmin olduğu düşünülmektedir. Bunlar dental(dişsel), sistemik ve psikolojik problemlerdir.

Dental (dişle ilgili) nedenler; yüksek veya olması gerekenden düşük seviyede yapılmış dolgu ve protezler dişlerdeki kapanış ilişkilerindeki bozukluklar, erken dişsel temaslar veya yüksek yapılmış bir dolgu olabilir.

Sistemik faktörler ise; yetersiz beslenme, barsak parazitleri, alerji ve endokrin bozuklukları olabilir. Eğer barsaklar dolu ise, gerginleşen barsak duvarından kalkan uyarılar beyinde sindirim kanalının faaliyetini başlatır. Barsak kasılması artar, sindirim enzimleri salgılanır, mide asidi artar, tükürük akışı artar, çiğneme kasları kasılır veya daha kolay kasılır hale gelir. Bunun sonucunda diş gıcırdatma olabilir.

Sinüzit sebebiyle burun akıntısı olan bir hastanın nazofarenks ve orofarenksine sürekli olarak uyarı geliyor demektir. Bu durumda da çocuk diş gıcırdatabilir.

Çocuklarda ayrıca diş sürmesi de diş gıcırdatma sebebi olabilir. Sürme sırasında diş etinde bir baskı oluşur ve bazı biyo-kimyasal ajanlar bu sırada salgılanır. Bunun sonucunda bu maddeler çevre dokulardaki sinirleri uyararak çiğneme kaslarını uyarır ve istemsiz çene kasılmaları yani diş gıcırdatmaları oluşabilir.

Psikolojik faktörler ise günlük streslere bağlı veya kişisel sıkıntılar başlıkları altında toplanabilir. Ayrıca emosyonel stres, kuvvetli pişmanlık, obsesyon, uykusuzluk, her turlu gerginlik hali ve kıskançlık gibi durumlar da diş gıcırdatmaya sebep olabilir.

Kişinin kişilik yapısı da önemlidir. Agresif, aceleci, titiz kişilerde daha sıklıkla görülür.

 

Bruksizm tedavisi

Tedavi daha çok akut problemleri çözmeye yönelik olarak uygulanır ve bir diş hekimi ve fizyoterapistin birlikte çalışmasını gerektirebilir. Kasların gevşemesine yönelik tedaviler uygulanabileceği gibi diş problemlerinin hallolması da sorunu çözebilmektedir, bazen bunlar yeterli olmamakta stres için tavsiyeler, ya da bruksizm için ilaç enjeksiyonu uygulanabilmektedir.

Dişler üzerine diş hekimi tarafından uygulanan şeffaf plaklar aracılığıyla da bruksizmin zararlı etkilerinden korunmak mümkündür.

 

 

Tedavi edilmezse ne gibi sonuçlara yol açar?

Dişlerdeki aşınmalar sonucu dikey boyutta azalma, dişlerde, çene eklemi ve çiğneme kaslarında ağrı, fonksiyon kısıtlılığı, çene kilitlenmesi (daha çok stress kaynaklıdır), ileri vakalarda ise ameliyat gerektirecek eklem rahatsızlıkları oluşabilir.

 

 

Hamilelikte Ağız Sağlığı

 

Kadınlarda ağız diş bakımı hamilelik döneminde ayrıcalık göstermektedir. Hamilelik sırasında vücudunuzda değişen hormon seviyeleri, diş etlerini zararlı bakteri plağına karşı daha korunmasız ve hassas hale getirir. Eğer daha önceden diş eti hastalığı var ise hamilelik durumu daha da kötüleştirir.

Hamile  olmayı düşünen veya hamile olan her kadın mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli , ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir.

Hamilelikte ağız bakımını sağlamak, her gün dişlerinizi fırçalamak ve diş ipi kullanmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli aralıklarla diş hekiminize kontrole gitmek çok önemlidir.

 

Hamilelik döneminde diş ve dişetlerindeki değişimler nelerdir?

Hamilelik döneminde daha çok dişeti hastalıkları gelişebilir, bunun da nedeni hormonal dengedeki değişikliğe bağlı olarak ağızdaki hijyen eksikliğine vücudun aşırı tepki vermesidir. "Hamilelik gingivitisi" olarak bilinen dişetlerinde büyük şişlikler ve kızarıklıklar oluşabilir. Nefes kokusu ya da ağzınızda sürekli kötü bir tad mevcuttur.şişkin dişetleri, yiyecek artıkları ve bakteri birikimleri için iyi bir ortam oluşturarak dişlerin çürümesine sebep olabilir. Bu tablo daha çok 2. üç aylık dönemde hamile kadınların çoğunluğunu farklı şiddette etkiler. Eğer gingivitis zaten mevcutsa hamilelik sırasında şiddeti artabilir ve tedavi edilmezse periodontitise ilerleyebilir. Hamile kadınlarda aynı zamanda "hamilelik tümörü" geliştirme riski de vardır. Bunlar dişeti büyümelerinin irritasyonu sonucu oluşan iltihabi lezyonlardır. Genellikle kendi haline bırakılmakla beraber, hastaya rahatsızlık veriyorsa veya çiğneme, fırçalama ve diğer ağız bakımı işlemlerini engelliyorsa diş hekimi tarafından alınmalıdır.

 

Hamileyken dişler neden kaybedilir?

"Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annenin dişlerini zayıflattığı ve çabuk çürümesine yol açtığı, bu nedenle hamile annelerin diş kaybına uğradığı "düşüncesi toplumda yerleşmiş bir kanı olmakla berabe  tamamen yanlıştır. Hamilelik sırasında annenin dişlerinden kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel kanıt yoktur.Aksine, kalsiyumun diş dokusu ile yaptığı bağ, kemiklerle yaptığına nazaran 6 kat dahar kuvvetlidir.

Eğer  gıdalarla yeterli kalsiyum sağlanamazsa bebeğin gelişimi için gerekli olan miktar annenin kemiklerinden karşılanır. Dişlerden kalsiyum çözünmesi olmaz.

 

 

Hamilelik sırasında diş tedavisi yapılabilir mi?

 

Hamileyken yapılması gerekenler

 

Sağlıklı bir kişinin durup dururken dişini kaybetmesi beklenemezse anne adayı da aşağıda anlatılacak basit kurallara uyduğu takdirde diş kaybı ya da diğer sorunları yaşamayacaktır.

Anne adaylarının hamilelikleri süresince diş çürüklerinden ve özellikle diş eti sorunlarından yakındıkları bir gerçek. Eğer hamile kalmayı planlıyorsanız sağlıklı bir ağız ve dişlerle hamilelik dönemine başlamak için bir dişhekimi kontrolünden geçmelisiniz. Hamileyken size sorun çıkartma ihtimali olan dişlerin ve dişetlerinizin tedavisini yaptırmanız hem bebeğinizin hem de sizin rahat bir hamilelik dönemi geçirmenizi sağlayacaktır.

 

Eğer hamileyseniz diş ve diş etlerinize özellikle dikkat etmeniz gereken bir dönemdesiniz. Hamileliğe bağlı olarak değişen hormon seviyeleriniz, diş eti sorunlarınızı doğrudan ve diş çürüklerinizi dolaylı olarak etkileyecektir. Bu durumda ağız hijyenini en üst seviyede tutmanız çok önemlidir. Diş çürüklerini ve diş eti hastalıklarını önlemek için yapmanız gereken herkes gibi günde 2 kez, 3 dakika süre ile dişlerinizi fluorid içeren bir diş macunu ile fırçalamak, dişlerinizin arasını diş ipi ile temizlemek ve fluoridli bir gargara ile çalkalamaktır.

 

Ama diş bakımınızı aksattığınızda bunun sonuçlarını hamileliğiniz süresince daha şiddetli yaşarsınız. Ağız-diş sağlığınızı korumak için yapmanız gereken bir diğer şey ise diş hekimi kontrolünde olmaktır. Hamileliğiniz diş tedavisi yaptırmanıza engel değildir. Düzenli olarak kontrollerinize gitmeniz ve diş temizliği yaptırmanız, hamileliğiniz süresince acil bir durumla karşılaşma ihtimalinizi azaltacaktır. Diş hekiminiz gerekli görülen tüm tedavileri size ve bebeğinize hiçbir zarar gelmeyecek biçimde planlayacak ve gerektiğinde kadın - doğum doktorunuz ile iletişime geçecektir.

 

Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler

Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanı sıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.)

Ayrıca annenin hamilelik süresince geçirebileceği hastalıklar, kullanacağı ilaçlar da süt dişleri üzerinde olumsuz etkiler yapacağından mutlaka doktor kontrolünde ilaçlar kullanmalıdır. Hamilelik döneminde, bebeğin diş gelişiminde faydalı olması için fluorid tableti alımı, plasenta bariyerini fluorid geçemediğinden dolayı, etkisi olmayacağı için önerilmez.

 

Sigara ve Ağız Kanseri

 

Sigara ve tütün kullanımı ağız için oldukça zararlıdır. Bu zararların arasında aşağıdakileri sayabiliriz:

 

 

Şüphesiz ki sigaranın en büyük zararlarından birisi ağız kanseridir. Sigara dokuda toksik hasar oluşturan serbest radikaller ile savaşan antioksidan düzeyini düşürmektedir. Genelde ağız kanserlerinin %75'inde sigara ve alkol alışkanlığı olduğu bulunmuştur. Kişi sigarayı bırakırsa ağız kanseri riski önemli ölçüde azalır. Sigara bırakıldıktan 10 yıl sonra ağız kanseri olma riski, hiç sigara içmeyeninkine denk olmaktadır. Sigara, kanser oluşumunu yüzde 70-75 oranında etkilemektedir. Sigaranın alkolle birlikte kullanımı ise kanser riskini 5 kat artırır.

 

Ağız kanserini nasıl tespit edilir?

 

 

Kimler kanser riski altındadır?

Kanserin nedeni tam olarak bilinmese de veya tek bir nedeni olamasa da en çok kanser oluşturan riskler şunlardır:

 

Erken teşhis neden önemlidir?

 

Ağız bölgesindeki anormallikler daha tam kansere dönüşmeden veya kansere dönüşmüşse bile başlangıç safhasındayken tedavileri çok daha basittir ve erken teşhis ile kişinin hayati riski azalmaktadır. Kanser vücudun diğer bölgelerine yayılmadan tedavi edilebilir. Kanser safhası ilerledikçe ve yayıldıkça hem kişinin hayati riski artmakta hem de yayılan kanserin çıkarılmasında daha fazla doku kaybı meydana gelmektedir.

Telefon 0 (232) 237 30 29

Email info@bilimdispoliklinigi.com

Adres 4019 Sok. No:55 D:1 Karabağlar-İZMİR

Bilim Diş Polikliniği

Adana Diş Hekimleri Odası internet sitesinden alıntı yapılmıştır.
Bu sitenin içeriği, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz.
Site içeriği, asla kişisel teşhis ya da tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilmemelidir.